Boşanma ve Çocuk
Yaşama atılmadan evvel ayaklarımızı bastığımız ilk ve en güvenli çatı şüphesiz ki aile. Çocuğun yegane koruyucusu olan, sevgi ve güven duygusunu tattığı anne ve babasının ayrılmak
durumunda kalması ise bir çocuk için en sarsıcı deneyimlerden biri dolayısıyla. Sadece çocuk için de değil; yetişkin olarak ebeveynlerin de zor aşamalardan geçtiğini, yeni hayatlarına adapte olmaya çabalarken çocuklarına alan açabilmenin; dengeleri koruyabilmenin ve güçlü kalabilmenin ne kadar zor olduğunu yadsıyamayız.
Tüm çareler denenmesine rağmen artık kopuş yaşandıysa bundan sonra odaklanılması gereken, bu sarsıcı deneyimin ve bir dizi değişiklikle karşılaşacak olan çocuk için doğru ortamın ve koşulun oluşturularak boşanmanın çocuk üzerindeki etkilerinin azaltılmasıdır.
Nasıl Açıklarım?
Özellikle ev ortamı bir süredir gerginse, çocuğun bir şeylerin ters gittiğinin farkında olması olağandır. Ancak pek çok tartışma ve gerginliğe şahit olsa bile, çoğu çocuk, anne ve babasının
ayrılacağına hiçbir zaman hazır değildir. Dolayısıyla çocuğun kafa karışıklığını dindirmeye yönelik net bir açıklamanın yapılması kaçınılmazdır. Açıklama sırasında anne ve baba beraber olmalı ve konuşma, sadece bir kişinin hakimiyetinde olmamalıdır. Çocukların önünde sergilenen duygular onların boşanma kararlarına tepkilerini belirler. Bu yüzden, anne de baba da kontrolünü yitirmeden soğukkanlı, anlayışlı ve kararlı bir dille durumu anlatmaya çalışmalıdır. Süreçle ilgili yapacağımız açıklamalarda şu mesajları vermeye gayret edilmesi oldukça önemli olacaktır:
- “Anne ve babalar, bazen birbirleriyle anlaşamayabilir ve ayrı yerlerde yaşama kararı
alabilirler. Ayrı evde olsalar bile çocuklarını hiç yalnız bırakmazlar ve onu görmeye devam
ederler” - “Ne olursa olsun her zaman senin yanında olacağız, sen bizim çocuğumuz olmaya devam
edeceksin” - “Seni eskisi gibi seveceğiz ve ilgilenebileceğiz, sana olan sevgimiz hiç bitmeyecek”
- “Baban / annen, hayatının önemli anlarında bizim yanımızda olmaya devam edecek”
- “Bizi ne zaman istersen görebileceksin”
- “….’da yaşayacaksın, ama her ikimizi de sık sık görebileceksin; annenin/babanın ailesini de
görmeye devam edeceksin, onlar da seni sevmeye devam edecekler” - “Boşanmamızın seninle bir ilgisi yok. Bu ikimiz arasında olan bir durum”
Anne ve babasının artık bir arada olmayacağını öğrenen bir çocuğun zihni karmakarışık olabilir. Ve bir yas tepkisi olarak, durumu inkar edebilir, yok sayabilir veya içine kapanabilir. Süreç içinde
zihinlerini şu gibi sorularsa meşgul etmeye devam edebilir: Benim yüzümden mi ayrıldılar? Bana ne olacak? Annem mi haklı, yoksa babam mı? Hangisi yalan
söylüyor? Ya beni eskisi gibi sevmezlerse? Bundan sonra onları daha mı az göreceğim? Annemle daha çok vakit geçirirsem babam bana küser mi? Babamın yanındayken, annem üzülüyor mudur? Annem/babam kendini yalnız hissediyor mudur?
Dolayısıyla çocukların soru işaretlerini ortadan kaldırmaya yönelik hem anneden hem de babadan tutarlı cevaplar duymaları gerekebilir. Çocuk, sessiz ve kabullenir bir durumda gözükse bile,
ne hissettiği, ne düşündüğü, sorularının olup olmadığı irdelenmeye devam edilmelidir. Özellikle bu sürece tamamen adapte olana kadar, belirli açıklamaların tekrar tekrar yapılmaya devam edilmesi ve çocuğun kaygılarının dindirilmesi önemli olacaktır.
Çocukların evliliğin sonlanmasına verdikleri tepkiler, kız çocukları için altı ay ila bir yıl arasında, erkek çocuklarının ise bir buçuk yıl ila iki yıl arasında değişkenlik gösterebilmektedir.
Verilen tepkilerin azalmaktan ziyade arttığı gözlemleniyorsa, bunun için bir uzmana başvurmak gerekebilir.
İşler İstediğim Gibi Gitmiyor
Anne ve baba arasında sorunlu bir ayrılık bile olsa, çocuk bakımı sırasında kadın-erkek işbirliği çocuklar için mükemmel bir rol model oluşturabilir. Anne ve baba farklı görüşlerde olsa ve
yollarını ayırsa dahi, çocukları için bir araya gelebilmeleri de çocuk için pozitif bir deneyime dönüşebilir; farklı görüşlerin ve çatışmaların da işbirliği ile yürütebileceği mesajını verebilir. Ancak
her zaman ayrılıklar, anlaşmalı bir biçimde bitmeyebiliyor. Anne ve baba arasındaki kavgalar ve çatışmaların ağır olduğu durumlarda işbirliği kurmak zorlaşabiliyor.
Anne ve babalar, birbirlerine olan öfke ve kırgınlıklarından ötürü; birbirlerini çocuklarının gözünde “farkında olarak” veya “olmayarak” etiketleyebiliyorlar. Çocukların hem bir anneye hem de bir babaya ihtiyacı olduğunu, birbirleri arasında ne yaşanırsa yaşansın bir ebeveyn ile çocuk arasındaki ilişkinin yıpratılmaması gerektiğini hatırlamak oldukça kritik. Bu durum, aslında çocuğun hayatındaki en önemli figürler olan anne ve babasına olan güveninin sarsılmaması ve suçluluk duygusunu içselleştirmemesi açısından önem arz ediyor. Boşanmış ailelerin çocukları, genellikle bir ebeveyne karşı taraf olmak durumunda hissederler. Dolayısıyla, anne ve baba arasındaki ilişkinin gergin olduğu durumlarda çocuk, anne veya babasını sevdiğinde veya onunla vakit geçirdiğinde, diğerine ihanet ediyormuş gibi hisseder. Bu sebeple, çocuklara “biz seni seviyoruz” demek ne kadar önemliyse, “o senin annen, ona saygıda kusur etme” veya “o senin baban, ne olursa olsun seni çok seviyor, sen de onu sev” demek belki de en rahatlatıcı mesajlardan biri olacaktır. Dolayısıyla çocuğu bir tarafa çekmenin çocuk için iyi olmadığını kendimize sıklıkla hatırlatmalıyız. Belki de boşanma sürecinin en zor aşamalarından biri de bu: eski eşle ne kadar sorun yaşanmışsa yaşansın, çocuğun nezdinde onu hala “saygı duyulur bir baba veya anne kılmak”. Elbette, yaş ilerledikçe çocuk neyin doğru ve neyin yanlış olduğu kararına kendisi varacak ve ebeveynlerinin tutumlarını değerlendirecektir. Ancak özellikle küçük yaş çocukların yetişkin dünyasına fazlasıyla dahil olmaması ve bu sürecin daha az yükle atlatılması açısından, “sen merak etme, biz yetişkinler bu sorunu çözüyoruz”un hissettirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, anne ve babanın boşanmaya gösterdiği tepkiler; ayrılan eşe gösterilen imalı konuşmalar, yakın akraba ve arkadaşlarla yapılan özel görüşmelere çocukların maruz kalması veya eski eşe karşı çocuğun “casus” gibi kullanılması gibi tutumlar, çocukların kafalarını karıştırıp onları strese sokacaktır.
Anne veya baba, öfkeli, kırgın veya mutsuz olabilir, olacaktır. Buradaki ölçüt duyguların çocukların yanında aşırı bir şekilde ifade edilmesinin önlenmesi ve bunların çocuklardan ziyade
arkadaşlar, akrabalar veya gerekirse bir uzman ile paylaşılarak bu haklı duyguların sağlıklı bir şekilde giderilmeye çalışılmasıdır. Aksi takdirde, çocuk ve ebeveyn rolleri değişebilmekte, çocuk adeta annenin veya babanın dert ortağı olarak gereğinden fazla sorumluluk yüklenmeye ve yaşaması gereken çocukluk ruhunu kaybetmek durumunda kalacaktır. Dolayısıyla, hayatın zorluklarının, maddi problemlerin veya özel ilişkiler ile ilgili hususların çocuklarla paylaşılmaması şart…
Dikkat Edilmesi Gereken Belirli Konular
- Boşanma esnasında ve sonrasında, çocuğun düzeni ile ilgili ne kadar az değişiklik yapılırsa o kadar telafi edici olabilir. Özellikle bu süreçte, semt veya okul değişimine gerekmedikçe başvurulmamalıdır.
- Anne ve baba, boşanmadan önce çocuklara nasıl davranıyorlarsa, süreç sonrasında da yaklaşımlarını değiştirmemesi; disiplin, uyku saati, alışveriş miktarı vb. gibi konularda sınırların korunması önemlidir. “Kötü polis” olmamak adına sınırların gevşetilmesi sıklıkla karşılaşılan durumlardan bir tanesidir. Mümkünse ortak kuralların uygulanması, değilse de her ebeveynin aynı sınırları tutarlı bir şekilde devam ettiriyor olması gereklidir.
- İşbirliği kurulabildiği takdirde, sorumlulukların anne ve babayla paylaştırılması süreci rahatlatacaktır. Çocuğun sadece velayeti alan ebeveyni ile sürekli ders çalışıyor, ayrı olan ebeveynle sürekli oyun oynuyor olması ebeveynler arasında dengesizlik oluşturacaktır.
- Özel günler, bayramlar ve doğum günleri gibi özel günlerde, çocuğun velayetini alan ebeveyn, diğer ebeveyn ile iletişimine izin vermeli; çocuk için bu özel günlerin hem anne hem de
babayla paylaşmasına olanak tanımalıdır. - Çocuğun zihninin güven meseleleriyle meşgul olması hasebiyle anne ve baba, bir söz vermesi durumunda bunun arkasında durmalıdır.
- Ayrı yaşadığı ebeveyninin yanından kendi yaşadığı yere geldiğinde, çocuklara tedirgin edici sorular sorulup, “Gene baban sana ne yaptı?”, “Yine sana alması gerekenleri almadı değil
mi?”, “Annen yine beni sana kötüledi mi? vb. gibi suçlayıcı sorulara maruz bırakılmamalıdır. - Çocuğun duygudurumuyla ilgili bir değişim görülüyorsa, bir müddet kendini toparlaması için ona zaman tanıyın, “Güzel vakit geçirdikten sonra ayrılmak zor olmalı sanırım” gibi genel bir
girişle, konuşmaya çalışabiliriz. - Çocuğa aidiyet duygusu sağlayabilmek adına, ayrı yaşayan ebeveynin evinde kendine ait bir odası, eşyalarını koyabileceği bir alanın olması güvenli bir duygu verecektir. Buna ek olarak,
çocuğun kendine ait bir ev hayvanı veya çiçeği de olabilir. Çocuğun iki evinde de kendine ait küçük sorumluluklarının olması ona ait hissettirecektir. - Kısıtlı görüşmeler sırasında TV, telefon vb. gibi teknolojik araçlarla ilgilenmek yerine birebir iletişimi sağlama ve bağ kurmayı arttırmaya yönelik aktivitelere yer verilmelidir. Zaman
zaman birlikte akrabalara veya yaşanılan semt etrafında önceden sürdürülen ilişkileri devam ettirmeye yönelik ziyaretler de yapılabilir. - Görüşmeler sırasında, çocuklarla eğlenceli vakit geçirmenin yanında çok sıradan ve sadece günlük yaşamın olağanlığı içinde paylaşımlar yapılabilir. Örneğin, babanın tamir işlerinin
olduğu sırada bunu çocukla birlikte eğlenceli bir hale getirmek veya çocukların günlük ödevlerini birlikte yapmak gibi. Buradaki kıstas, çocuğu ikinci plana atmak değil, fakat birlikte “an”ı paylaşmaktır. - Çocukların hayatında olup biten gündemlere kulak vermek ve gerçekten orda olarak onu samimi bir şekilde dinlemek, belki de görüşmelerin en temel noktası olmalı. Hayatında neler oluyor? Önemli bir proje mi hazırlıyor? Yılsonu gösterisine için mi bu kadar heyecanlı? En yakın arkadaşıyla arası bozuk olduğu için mi bu şekilde hissediyor? Birlikte kızmak, üzülmek, şaşırmak ve gerçekten kulak vermek, gerçekten ihtiyaç duydukları şey…
Ayrılık, baş etmesi zor bir konuyken, işin içinde çocuklar olduğunda; dengelememiz ve kontrol etmemiz gereken birçok duyguyla yüzleşmek durumunda kalıyoruz. Her boşanma sürecinin ve her
ailenin bambaşka dinamiklere sahip olduğu bir gerçek. Ancak yapılması gereken şeyleri bilmek, çocukların duygularını anlayıp onların yanında olmak dışında aslında samimi ve güçlü olmaya gayret etmemiz bu sürecin en temel kısmı. Dolayısıyla ebeveynlerin samimi bir şekilde elinden geleni yapıyor olmalarına inanmaları yeterli olacaktır. Tüm bunlara ek olarak, her çocuğun veya her bireyin bambaşka yaşam koşuluyla baş etmek zorunda olduğunu hatırlamak rahatlatıcı olabilir. Baş edilecek bu durum, bazı çocuklar için boşanmış bir ailenin çocuğu olmak… Bu süreci kolaylaştırıp dengelemek veya zorlaştırmak da bizlerin elinde. Çocukların arkalarında sağlam duracak ve onları koşulsuz sevecek bir anne baba ve sosyal çevre ile, hayatlarını güzelleştirmek ve huzuru sağlamak için her zaman umut var.